Özdemir Erdoğan & CRR Oda Orkestrası konseri şubat ayında gerçekleşecek.
Annesi batı klasik müziği piyanisti ve dayısı keman ve piyano çalan klasik müzik sanatçısıydı. İlk eğitim bu küçük yaşlardan itibaren bu kanallarla alınmıştır.
1940 - 50 arası yıllarının kendine özgü koşulları Özdemir Erdoğan'ın resmi bir sanat eğitimi almasını engelleyen önemli faktörlerden biridir. Diğer bir hususta, baba tarafının yine o tarihlerin koşullanmalarıyla mutlak bir temel eğitimi öngörmesidir. 15-16 yana kadar süren bu eğitim sürecinde Özdemir Erdoğan'ın sanatsal konulara daha yatkın olduğu belirlenmiş ve bu durum okullardaki öğretmenlerce de desteklenmiştir.
Özdemir Erdoğan 1960 yılında ticaret lisesinden mezun olmuş ve askerliğini yedek subay öğretmen olarak Adyaman, Besni Araplar köyünde başöğretmen olarak tamamlaştır. Bu arada yedek subay eğitimi gördüğü Denizli'de günümüzde TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası üyesi basçı Eray Turgay ile tanışmış ve onun teşvik ve tavsiyeleri ile jazz sever bir ortamla ve jazz müziği ile tanışıp kaynaşmıştır. Arif Mardin, ismet Sıral, Emin Fındıkoğlu, Süheyl Denizci, Nejat Cendeli, Erol Pekcan akla gelen ilk isimlerdendir. 1962 - 64 yılları arasında dünyanın tanınmış gitar hocalarından Andreas’tan klasik gitar dersleri almış, daha sonra İsmet Sıral Orkestrası ile kuzey ülkeleri ve daha çok İsveç'te profesyonel müzik kariyerini geliştirmiş ve dünya cazcılarıyla tanışma ve çalma fırsatını bulmuştur.
Eylül 1968 yılında İsmet Sıral Orkestrası’nın dağılmasından sonra bu orkestranın ağırlıklı üyelerinden oluşan ilk profesyonel orkestrasını 14 Ekim 1968 yılında kurmuştur. Bu orkestrada yer alan üyeler arasında su an İstanbul Devlet Opera Orkestrası’nda görevli basçı Günnur Perin, TRT Hafif Müzik ve Jazz Orkestrası piyanistlerinden Ayhan Yünkuş, 5 Yıl Önce 10 Yıl Sonra gurubundan Atakan Ünüvar (tenor sax, flüt), Fatih Erkoç (trambon ve flüt), Uğur Dikmen klavyeli çalgılar daha sonra aranjör ve basçı Onno Tunç akla gelen ilk isimlerdendir. Özdemir Erdoğan 1968 yılının en iyi gitaristi ödülünü aldıktan sonra 1969 yılındaki çalışmaları sonucu ilk altın plak ödülü gelmiştir. “Duyduk duymadık demeyin.” Daha sonra 1971 - 72 yıllarında çeşitli uluslar arası ödüller gelmiş, 1972 Atina Olimpia ve İskenderiye festivallerine iştirak etmiş, 1973te sanatçının hazırladığı Caz LP si Amerika'nın sesi (Voice of America) Caz saatinde dünyanın en büyük Caz otoritelerinden Willies Connover tarafından dikkate değer bir çalışma olarak değerlendirmesiyle defalarca yayınlanmıştır.
1975 yılı sanatçının bestecilik yıllarının başlangıcıdır. 1976 “Canım Senle Olmak İstiyor” albümü Milliyet gazetesince yılın albümü seçilmiştir. 1977 den itibaren Türk Müziği çalışmaları daha ağırlık kazanmıştır. 1979 da TRT Hafif Müzik Ödülü gelmiş, 1984 de sanatçı kendine ait bir plak şirketi kurmuştur. Bu şirketi kurmaktaki amaç müziği sadece ticari endişelerle kullanan şirketlere örnek olabilecek çalışmalarla ufuklarını açmak ve müzik sanatımızın daha ileriye gitmesine vesile olmaktır. Bu amacın kısmen gerçekleştiğini söyleyebiliriz. 1994 yılında; Türk Müziği öldü, ticari niteliğini kaybetti denilen bir ortamda Türk Müziği Yorumları ve 1996’da Halk Müziği öldü denilen bir ortamda Türk Halk Müziği Yorumları kaset ve CD’lerini çıkartarak gençliğimizin kendi kültür değerlerinin farkına varması ve diğer plak şirketleri ve sanatçıların bu yolda çalışmalara özendirilmesi işlevi yerine getirilmiştir. Yukarda bahsi geçen her iki kasetin 1997 itibariyle tirajlar 100.000 kaset ve 250 CD’nin üzerindedir. Bu tirajı yakalayabilmek için klip çalışması ve promosyon yapılmamış, başta medya olmak üzere hiçbir merciden yardım talep edilmemiş ve alınmamıştır. Özdemir Erdoğan'a Aralık 1998de T.C. Devlet Sanatçısı ünvanı verilmiştir.
“Kanımızca uluslararası çağdaş boyutları yakalayabilmek açısından çok boyutlu ve çok derin kültür kaynaklarımıza eğilmek yeterlidir. Bu kaynakları layıkıyla keşfetmek bir insan ömrüne sığmayacak çalışma zaman ve uğraşlar gerektirmektedir. Çağdaş Türkiye sanatının yükselmesi için 1958 yılında amatörce başlayıp günümüze kadar sürdürdüğümüz çalışmalar bizi maddi açıdan zengin etmese de yaşadığımız manevi haz çalışmalarımızı büyük bir zevkle sürdürmemiz için yeterlidir.”