Maximum UNIQ Box
İstanbul /
Sarıyer
Huzur Mah. Maslak Ayazağa Cad. Ayazağa Cendere Yolu No: 4
BKM Etkinlikleri Maximum Uniq’te!
21 OCAK / MAXIMUM UNIQ BOX
MARTI-MIYIM?
Yaklaşık 90’ sürer; ara yoktur.
Yaş Sınırı: +13
Ey yedek kulübesinde hayata dahil olmayı, gerçek kazanan olmayı bekleyen bizler/sizler/onlar: Bugünün Çehov karakterleri miyiz? Pek birbirimizi dinlemiyor, hep anlatmak mı istiyoruz?
Çok konuşup hiç eylemiyor muyuz? Sürekli eyliyor ama zaman mı öldürüyoruz?
Başarı, şöhret, para, gitmek, kalmak, sevmek, mevki? Her şey bu kadar siyah beyaz mı peki? Hem bizim hem Çehov için cevaplar bir hayli bulanık…
Anton Çehov’un, “Martı” oyununu günümüze uyarlayarak, havada asılı kalan sorularımıza bir cevap aramaya çalışıyoruz. Aslında cevap vermiyor Çehov, sadece hınzırca gülümsüyor. ‘Al bak şu haline!’ diyor. Böylece içerik biçimi doğuruyor:
Sahnede beş oyuncu hem geçmişi, hem şimdiyi, hem geleceği taşıyor bünyesinde. Zamansız beş anlatıcı oyuncu… Zamanı, mekanı eğip bükebilen, karakterden karaktere süzülen oyunbazlar… Yıllardır Türkiye’nin içinden geçtiği birçok zorlu süreçle baş etmeye çalışan, deneyimli beş tiyatrocu… Ve şu an varlıklarını sorguluyorlar: Nasıl devam etmeli?
* İş Bankası kartlarına %10, Privia Black ve Maximiles Black’e %20 geri kazanım uygulanacak etkinliğin biletleri satışta!
KÜNYE
Anton Çehov’un Martı oyunundan
Uyarlayan & Yöneten: Elif Temuçin
Oynayanlar: Sezin Akbaşoğulları, Sanem Öge, Tolga İskit, Nazlı Bulum, Erkan Uyanıksoy, Şehsuvar Aktaş (Dış Ses)
Set ve Kostüm Tasarımı: İlayda Saran
Işık Tasarımı: Murat Kural
Ses Tasarım, Düzenleme ve Kayıt: Arın Kamiloğlu
Makyaj ve Saç Tasarım: Sezen Yeniçeri Can
Yönetmen Yardımcısı: Cemre Kaboğlu
Yapım Amiri: Umut Rışvanlı
Yapım Koordinatörü: Berfin Tolmaç, İpek Turgay Tan
Reji Asistanı: Sezen Çetiner
Yapım Asistanı: Alara Erdem
Kostüm ve Dekor Asistanı: Hasan Özçelik
Fotoğraf: Çağla Çağlar
Görsel İletişim ve Tasarım: Mehmet Eroğlu
Yapım: Tiyatro BeReZe, Dolkun Production, Biletinial
Yapımcılar, oyunun yapımına destekleri için Replikas, Doruk Kaya, Elena Natalina ve Kryolan’a teşekkür eder.
UYARLAYAN/ YÖNETEN GÖRÜŞÜ:
(Anton Çehov’un “Martı” isimli eserinden hareketle)
Anton Çehov’un oyunlarında genellikle bir süreç anlatılır: Geçmiş, oyunda yaşanan şimdi ve gelecek… Oyun içinde, tüm karakterlerin geçmişi, şimdiye tepkileri ve geleceğin ipuçları verilir. Değişen düzenin farkına varamayan ya da varmak istemeyen oyun kişilerinin, arada kalmışlığından üretilen bir trajikomedi…
Şimdi bugünden tekrar Çehov’un bize seslendiği yere baktığımızda ağzımızdan dökülen cümle şu oluyor: “Hepimiz bir çatırdamanın içindeyiz” Gerek teknolojik gerek siyasal birçok farklı alanda radikal değişikliklerin gölgesinde, geçmişe özlem ve onu kutsama eğilimiyle bugünün Çehov karakterleriyiz. Toplumun, doğanın sorunları yerine bireysel kaygılarda kayboluyoruz. Pek birbirimizi dinlemiyor, hep anlatmak istiyoruz. Sürekli eyliyoruz ama aslında zaman öldürüyoruz. Durmaksızın bir uyaran bize ‘anı yaşa’ dese de gerçek yaşamın akışında “Bu hıza ya ayak uydurur, “mutlu ve başarılı” olursun ya da yakına yakına kaybolup gidersin..” cümlesiyle baş başa kalıyoruz. Başarı? Şöhret? Para? Gitmek? Kalmak? Sevmek? Mevki? Her şey bu kadar siyah beyaz mı peki? Hem bizim hem Çehov için cevaplar bir hayli bulanık..
Tüm bu çıkarımlar eşliğinde, Çehov’un, özellikle “Martı” oyununun, havada asılı kalan sorularımıza göz kırptığını düşünüyoruz. Cevap vermiyor Çehov, sadece gülümsüyor. ‘Al bak şu haline!’ diyor. Böylece içerik biçimi doğuruyor:
Sahnede beş oyuncu hem geçmişi hem şimdiyi hem geleceği taşıyacak bünyesinde. Dolayısıyla onlar zamansız beş anlatıcı oyuncu. Zamanı, mekanı eğip bükebilen, cinsiyetine bakmaksızın karakterden karaktere süzülen oyunbazlar. Üstelik, yıllardır Türkiye’nin içinden geçtiği birçok süreçle baş etmeye çalışan deneyimli beş tiyatrocu ve şu an varlıklarını sorguluyorlar: Nasıl devam etmeli?
Çehov’un bu incelikli oyunuyla günümüz izleyenlerine de zaman zaman kariyerlerindeki, ilişkilerindeki veya yaşamlarının genelindeki hayal kırıklığına, anlamsızlığa, yaratıcılığını ortaya koyma ya da koyamama haline, karmaşık aşk ilişkilerine ve başarı odaklı şehir hayatına ayna tutup yalnız değilsin demeyi umuyoruz.
Genel olarak yaratıcı oyuncuya ve sahne üstü araştırmaya inanıyoruz. Bu yüzden provalar süresince hem oyunun tasarımı hem de dili şekillenecek. Yanılmaktan korkmadığımız bir dünya ne yazık ki artık yok, ama yine de denemekten vaz geçmek istemiyoruz. Treplev’in de dediği gibi: “Yeni anlatım biçimlerine ihtiyaç var”
LAFLAR
“Hepimiz bir çatırdamanın içindeyiz”
Treplev’in de dediği gibi: “Yeni anlatım biçimlerine ihtiyaç var”
Başarı? Şöhret? Para? Gitmek? Kalmak? Sevmek? Mevki? Her şey bu kadar siyah beyaz mı peki? Hem bizim hem Çehov için cevaplar bir hayli bulanık...